Nurettin... Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyor. Yeni aldığı kıyafetleri aylarca giymiyor, hatta giymediğini görüp ona kızarlar diye bazen aldıklarını ailesinden saklıyor. Dolabında aylar önce aldığı ama bir türlü giyemediği o kadar çok kıyafet var ki.
Sürekli mont ya da eşofman alıyormuş. Aldığı marka montları giymek yerine, eski yırtık pardesüleri giyiyor. Geçende giydiği lacivert montla onu sokakta görenler tüpçü sanmış. Aygaz-reklam oldu biraz-dağıtan elemanlar giyer ya o tip bir mont(!)
En son, çekmecesinde rolex marka bir saat bulunmuş. Nurettin, o saati takmak yerine su geçiren plastik dijitalleri kullanıyormuş.
Cep telefonunun ekranı bozulunca, Nurettin yeni bir cep telefonu almaya karar vermiş. Parmakları iri olduğu için, geniş tuşlu, kapaklı, kaba görünüşlü ama pahalı bir telefon almış. Kıyafetleri nasıl saklıyorsa, aldığı telefonu da çekmecesinden aylarca çıkarmamış. Hala eski telefonu kullanmaya devam ediyormuş. Telefonunun bozulan ekranını, aynı telefondan kullanan bir arkadaşı sayesinde onarmış.
Geçen hafta, Nurettin şehir dışına çıkmış. Ailesi ile hala eski telefonu sayesinde haberleşiyormuş. Yeni aldığı telefon ise çekmeceden çıkmamış.
Bir akşam, karısı ile konuşurken telefon cızırdamaya başlamış. Aniden bozulan telefon kullanılamaz hale gelmiş. Ertesi gün ankesörlü telefondan karısını aramış, durumu izah etmiş.
Karısı gündüz evi temizlerken çekmecede yeni telefonu, rolex saati ve dolapta askılar arasına gizlenmiş yeni montları görmüş.
Kocasındaki bu manyaklığa artık çare bulunması gerektiğini düşünüyormuş. Çünkü zararı sırf kendisine değil, etrafa da dokunmaya başlamış. Hayatında ilk kez, gittiği komşusunda plazma televizyon gören kadın, evdeki tüplü, rengi kaymış televizyonu artık atmak istiyormuş. Millet CD çalarla müzik dinlerken, kocası 45'lik plaklarla takılıyormuş. Herkes yepyeni otomobillere sahip olurken, Nurettin eski arabasına tasarruf olsun diye tüp taktırmış.
Ailesi Nurettin'in hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadığını düşünüyor ve "Aldığı şeyleri sanırım öbür tarafta giyecek" diyor. Karısı, eskiye bağlı kocasını gördükçe "Herhalde ben ölsem, eskiye bağlılığınla beni de unutamayıp asla yeni evlilik yapmazsın" diyor.
Aldığım son bilgilere göre Nurettin, şu an dağ başında bir evde köy hayatı yaşıyor. Televizyon izlemiyor. Antenli radyosu sadece TRT fm'i çekse de o idare ediyor. Boş zamanlarında eski ve bozuk aletleri tamir ediyor.
Karısı, tuhaf kocasına inat onun yokluğunu fırsat bilip dolaptaki tüm eskileri kapı önüne koyuyor. Yeni ama kullanılmamış birkaç ayakkabıyı da sinirlenip kapıcıya vermişler. Kadın o kadar sinirlenmiş ki, bozulan şofben, fırın gibi ev gereçleri tamir edilecek durumda olsa bile sokağa atıp hepsinin yenilerini sipariş etmiş. Ücreti de Nurettin'in kredi kartından çekmişler.
Nurettin bunlardan habersizken ailesi hayatlarını baştan aşağı yenileyerek Nurettin'in kendine gelmesini sağlayacak. Bu yıllardır süregelen eskici sisteme ilk darbeyi kredi kartı extreleri Nurettin'e ulaşınca vurmuş olacaklar.
Bence hayat çok kısa. Cimrilik yapacağımıza aldığımız herşeyi parçalayana kadar kullanalım. Ömrümüz tükenmeden, alabildiklerimizi tüketmezsek sonra üzülürüz. Nurettin gibi eskiye dönük bir kafa yapınız varsa sizden de intikam alanlar çıkar elbet!
Psikopat nurettin:))
YanıtlaSil