13 Temmuz 2011 Çarşamba

Sanal Karakterler, Sanal Hayatlar...


   İnsanlarla iletişim kurmayı seviyorum. Bu nedenle  tanıdıklarımla bağlantılı olan ve ortak ilgi alanına sahip olduğum  ya da merak ettiğim ünlü-ünsüz, sanatçı vs. kim varsa listeme ekliyorum. Yakınen tanımadıklarımı limitli olarak listeme alıyorum. Tabi öyle herkesi eklemem yani binlere varan sayıda değil kastettiğim. Dikkat ettim; çoğu blogger ayrı profil açıyor ve gelen tüm ekleme taleplerini kabul edip facebookta kişisel sayfayı fan sayfası gibi kullanıyor. Bir ara ben de denedim ama sonra üşenip fan sayfasına döndüm. (facebook.com/rahatyazar.blog)

  Bu da bir taktik. Hani twitterda binlerce kişinin izlediği ve blogunda çok izleyici olan kişiler var ya görüp şaşırdığımız, işte onların  hepsi dediğim stratejiyi izliyor ve facebookta sanki bir markayı yönetirmişcesine listesindeki kalabalığı büyütüyor. Düzenli şarkı, yazı video vs. paylaşıp sayfadaki dinamiği hiç azaltmıyorlar. Bana çok garip geliyor bazısı. Sanki sanal robot var ve çizgi karaktermişcesine onları takip ediyor, bize gözüktükleri gibi onları algılıyor ve onları paylaşımları oranında tanıyoruz.

  En korkutucu olansa bunu aşırı ciddiye almaları. Printscreen görüntüsü koyup twitter'da "Bakın daha önce ben böyle yazmıştım X kişi benden çalmış!" duyuruları, sürekli formspring adresi verip sanki durmadan onları merak ediyormuşuz gibi kendilerine soru sormamızı istemeleri.

  Akıllıca bir yol izleyip bu popülerlikten kendine iş çıkaran ve televizyona çıkıp reklamını yapan da var ama beni şaşırtan benzer figürlerin sayıca sürekli artması. Başlarda dedim ya bir ara ben de blog için profil açmıştım diye. O zamanlar öyle çok sanal figüre rastlamıştım ki. Örneğin: Dereotu Yemeyen Kız, Kavanozdaki Adam, Marry'nin Günlüğü vs. gibi  o kadar çok isim vardı ki yani kendi içlerinde bir dünya bir kominite oluşturmuşlar.

   Blog alemi güzel. Yazmak, paylaşmak vs. bunlar olmazsa yaşanmaz ben de onlar gibiyim ama bu yarış ve uğraş nereye kadar gider böyle diye düşünmeden edemiyorum. Amaç kendi halinde yazmak olsaydı kimse bu kadar uğraşmazdı. Çoğunun amacı daha çok tanınmak, daha çok tıklanmak. Arkadaş listesinde facebook en fazla 5 bin kişiye kadar izin veriyor diye biliyorum. O sınırı zorlamak ve o kadar insanı listeye almak, sürekli bir şeyler paylaşmak gerçekten vakit ayrılarak, bilgisayar sürekli açık tutularak hatta ekran önünden ayrılmayarak olacak şeyler.

   Belki okuyanlar bana kızacak ama blog alemindeki yazarların çoğunun bir sorunu, fazla tanınanların da şişik egosu var.  Bilirsiniz bir ara twitterdan popüler isimlerle röportajlar yapıp yayınlıyordum. O ara tweetimi retweet etmekte kasan beni uğraştıran, yarım saatte bir paylaşır sonra silerim diyen, bana attığı mentionları anında temizleyen, "ben o takipçi sayısına bakmıyorum bile" diye cool takılıp, "beni unfollow etmişsin niye?" diye özel mesaj atanlar oldukça ben  sanal dünyayı garipsemeye devam edeceğim:)

Bir sonraki yazımda "Sanal Alemde Herkes Dedektif!" başlığını ele alacağım. 

NOT: Röportaj yaptıklarım severek takip ettiklerimdir yani üstlerine alındıkları noktalar varsa alınabilirler ama bu yazıda onlar kastedilmiyor.  foto

4 Yorum

  1. Güzel bi konuya değinmişsin. Bence az bile yazmışsın. Çok garipsenecek şeyler oluyor. Kendini olduğundan çok farklı gösterenler ayrı bi dünyadalar zaten.

    YanıtlaSil
  2. Önce şunu söyleyeyim. Blog yazarlığını sırtüstüden önce ve sonra olmak üzere ikiye ayırıyorum.
    Öncesinde hiç görmediğimiz gariplikler görüyoruz şimdi. Maalesef sonradan aramıza katılanların çoğunda gördüğüm şey bu, birileri bizi de keşfeder mi diye gelmişler ve kendilerini göstermek için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Bu da yetmiyor, (biz onlar diye arıyorum üzülerek) bizi de kendileri gibi görüp eleştiriyorlar.
    Misal, benim hangi durumda bıraktığımı biliyorsun blogumu. Bugüne kadar bloguma bir tane bile reklam eklemedim, üstelik reklam teklifleri gelmiş olmasına rağmen. Herhangi bir çıkarım yok yani, maddi. Manevi olarak da paylaşım ihtiyacımı karşılaması kafi.

    Yeni gelenlerle ciddi sorunlar yaşıyorum Facebook'ta. Twitter'da orada burada herkesle iletişim halinde değilim, beni ekleyeni ben de ekleyeyim demiyorum. Facebook benim için çoluk çocuk mekanı, ve ben de daha çok oyun için kullanıyorum zaten oradan başladı Facebook maceram. Neyse, kimseye arkadaşlık talebi yollamıyorum ama gelen tüm talepleri kabul ediyorum. Sebebi de kolayca mesajlaşabilmek ve fotoğraflara notlara kolayca ulaşılabilmesi. Her yazımı bile yayınlamıyorum Facebook'ta.
    Ama akıllandım açıkçası. Belli bir yaşın altını kabul etmiyorum şimdilik tek önlemim bu. Kıçüstü'nden öğrenmişler blog olayını almışlar birer açmışlar birer blog -ki çoğunun blogu bile yok- olmuşlar sana bir şey..
    Bacak kadar veletler, terbiyesizleşiyorlar, saçma sapan şeyler yazıyorlar. Sanki kırk yıllık "kanka" imişiz gibi küfürler bilmem neler. Canıma tak etti.
    Bu sosyal medya olarak bilinen siteler topluluğunu da eskisi kadar kullanmıyorum. Eskiden 40 kişiydik birbirimizi bilirdik, şimdi öyle değil. Kim ne olmuş belli değil. Yetişemiyorum insanlara, biri gidiyor, biri geliyor bir garip işler..
    Eskiden yazdığınla değerlenirdin şimdi ne kadar saçmalarsan o kadar kıymet veriliyor.

    Yaşlı teyzeler gibi hissediyorum kendimi ama gerçekten böyle oluyormuş demek ki. Eski hali özleniyor her şeyin. Malın Gözü gibi çok sağlam bir blogu kaybettik tüm bu nedenlerden ötürü ve gücüme gidiyor bu olanlar.
    İki meme gösterenle alay ederdik biz, şimdi meme gösterenler seviliyor.

    Yazarak mücadele ediyoruz ama nereye gideceğiz bir bilgim yok gerçekten.
    Üzücü, çok üzücü.

    Üstelik, bu dizüstü muhabbeti çıktığı zaman daha işler bu kadar büyümeden bunun yazısını yazmıştım ben. Başımıza neler geleceğini anlatmıştım. Kahretsin kahretsin haklı çıktım.

    Korumaya çalışıyorum blogumu ama zor, bu şartlarda gerçekten zor.

    YanıtlaSil
  3. pippi haşmet çok teşekkür ederim güzel yorumun için zaten bana söyleyecek cevap bırakmamışın durumun özeti bu:)
    Eskisi gibi değil her şey. Ne keşfettiysek çabuk tüketiyoruz. Dizüstü Edebiyat'tan sonra Pucca taklitleri daha da türemeye başladı. Blog yazınca, tanınıp meşhur olunduğunu ya da para kazanıldığını düşünenler var. Tabi ki oluyor böyle durumlar ama istisna...

    YanıtlaSil

Bu yazım hakkında sen de bir yorum yaz, rahatla!

 

FACEBOOK

Blogger Tips and TricksLatest Tips For BloggersBlogger Tricks
Bumerang - Yazarkafe
Follow Rahat Yazar

MESAJIN VAR MI?

Ad

E-posta *

Mesaj *

Translate

Instagram

ÜYE OL

Mail adresini yaz, en güncel haberler, yeni yazılar anında e-postana gelsin!:

© Rahat Yazar
Designed by GeCe
Released under Creative Commons 3.0 CC BY-NC 3.0