Geçtiğimiz ekim ayında iş için geldiğim Yunanistan’da dünyayı saran corona virüsü nedeniyle karantina günleri yaşıyorum. Geçtiğimiz sabah 06:00’dan itibaren ülkede karantina ilan edildi.
İş yerine gitiğimi gösteren bir belge ile sokağa çıkabiliyorum. Onun haricinde resmi açıklamaya göre dışarı çıkmadan önce bir numaraya mesaj-sms yollamamız gerekiyor telefondan.
1-Doktor ya da eczane 2-supermarket 3-banka gibi kategoriler var. Spor egzersizine çıkarken de mesaj atılıyor. Koşuya ya da köpek gezdirmeye çıkarsanız yanınızda en fazla bir kişi olacak ama onunla da aranızda mesafe olmalı. Araçla çıkarsanız da araçta en fazla iki kişi olmalı.
Sokaklarda o
kadar çok yaşlı insan görüyorum ki onların bu söz dinlemez tavrı bence ülkede
bu kararların alınmasına yol açtı. Yasağa uymayanlara para cezası var. İtalya’daki
korkunç tabloya yaklaşmamak için her ülke önlemlerini arttırıyor.
Burada ezczane,
supermarket ve bankalar haricinde her yer kapalı. Önceleri sabahları bir kafede
kahve içerek güne başlama zevkim vardı, o da kalmadı. Hafta sonu bir gece kulübüne
gitmek artık ancak anılarda yaşatılabilir. Ülkede ve tüm
dünyada pek çok önemli festival ve organizasyon haftalar önce iptal edildi. ‘Sağlığa
dikkat’ konusu tek gündemimiz oldu. Bu her zaman önemsememiz gereken bir
konuydu zaten ama dünyadaki salgın bize hatırlatma yaptı.
Neler değişti?
İş yerinin
kapısındaki güvenlik görevlisinin her sabah ateşimi ölçmesi. Bir de boyum uzun
olduğu için silah gibi alnıma dayanan ateş ölçere yetişmek için eğilmem:) Bahaneyle herkesin daha çok el yıkaması
ve mekanların dezenfekte edilmesi iyi bir şey.
Büfeden birşeyler
alırken parayı uzattığım görevliyi ertesi gün eldivenli ve maskeli görmek; markette kasiyerin kredi kartımı ellemekten
korkarak, bana pos cihazına okutturması falan iyi güzel önlemler ama bir anda
bu değişimin içinde olmak huzursuz edici.
Ben ikinci kez
ülke değiştirmişim farklı bir yer ve kültür görmek adına o yüzden evden
çalışmak bana hapis gibi gelebilir. Freelance çalışmak belki de herkesin tek
hedefi olmalıymış.
Malta’dan
ayrılırken üzülmüş ve eskisi gibi seyahat edemezsem diye korkmuştum ama şu an
gezginler bile kendini özgür hissetmiyor. Sağlıkla ilgili bir gelişme tüm dünya
düzenini alt üst edebiliyor. Her yere gidebilecek maddi imkanı sınırsız biri bile
yaşanan gelişmeler karşısında güçsüz kalıyor.
Olaylar bana
bilimkurgu filmlerini hatırlattı. İlkokulda din dersi vesilesiyle okuduğum
‘salgın hastalıklar çoğalacak, ülkeler savaşacak’ maddelerinin geçtiği dünyanın
sonu alametlerini biraz erken görmüş oldum. Yıllar sonra insanlar daha çok
makinelere bağlı kalıp, birbirlerine daha az temas edecek, daha az
sosyalleşecek gibi gözüküyor.
Hazır doğa bizden intikam alırken, önlemleri alıp riskleri aza indirmek mantıklı gözüküyor. En son bu özgürlüğümün kısıtlandığı zamanı bir yıl askerlik yaptığım dönemde yaşamıştım. Tabiki kıyaslanamaz onunla ama sosyal hayatın sokakla bağının kesilmesi ve evlere hapsolmak yani herkeste farklı duygular yaşattı. Belki de bu daha çok kendimize dönmek için bir
fırsattır. Daha çok okumak, izlemek ve düşünmek için. Bana aylar sonra bloguma
yazma ilhamı vermesi gibi..
0 Yorum
Bu yazım hakkında sen de bir yorum yaz, rahatla!