
Biz de o dönem Kocaeli'nde oturuyorduk. O tarihte başka bir bölgede tatilde olduğumuzdan depremi o büyük şiddetinde hissetmedik. Ailem sarsıntıyı duydu ama ben derin uykuda olduğumdan hiçbir şey hissetmedim. Kalktığımda ellerinde yorgan, gecelik pijamalarla kendini sokağa atan insanlar görmüştüm. Herkesin gözlerinde korku. Belki de o tarihe kadar depremin ne olduğunu bilmeyen insanlar ülkemizin acı gerçeğiyle tanışmıştı.
Deprem sonrası İstanbul'a anneannemin yanına geldik. Evimiz büyük hasar görmedi ama güçlendirilmesi için tadilata girdi. Bir dönem anneannemde kalıp, sonra kiraya çıktık. Ben 4. sınıftan itibaren İstanbul'da okumaya başladım. Daha önce İstanbul'da yaşama planımız bir hayalden ibaretti. Anne tarafım İstanbul'da yaşıyordu ama babamın işi gereği Kocaeli-Değirmendere beldesindeydik.
Babamın bir iş arkadaşı ve onun oğlu depremde hayatını kaybetti. Karısı ve kızı aynı evin enkazından sağ salim çıkmıştı. En acısı Adapazarı'nda yaşayan halam ve evlilik hazırlığı yapan oğlu yaşamını yitirdi. Babam ve amcamlar enkaz kaldırma çalışmalarına gitti. Cesetleri bile bulunamadı. Bulunan kemik parçalarının onlara ait olduğunu bilezik gibi şeylere bakarak anlamışlar... Halamın evli olan kızı kurtuldu. Onların evine birşey olmamıştı. Evlenmemiş olsaydı ya da o gün annesinde kalsaydı o da ölebilirdi.

Eline sağlık.Güzel yazmıssın.
YanıtlaSilTeşekkürelr.