Şanlıurfa-Suriye sınırına yakın köy yolları (Suruç) |
Aylarca Suriye sınırında komutan (asteğmen) olarak görev
yaptım. Burada yüzeysel olarak detaya inmeden yazıyorum ama yaşanacak en büyük
maceraydı benim için.
Askerlerin komutan olarak beni sayması için onlarla çok
diyaloga girmemem ya da onlarla beraber oturmamam için başlangıçta çok uyarı
aldım. Her yeni gelene bu yapılıyor. Üst komutanlar yeni olduğum için haliyle
çok nasihatte bulundular bana.
Yazarlık yönüm nedeniyle
insanların hikayelerini dinlemeyi severim. Öyle olmasa kendi hikayemi
anlattığım bir blogum olmazdı zaten.
Başlangıçta askerlere isim-memleket sorarak tanışırken,
sonraları hikayelerini de öğrendim.
Herkesin bir hikayesi var.
Ailevi problemler
Yeni evli bir asker ‘Bizim hanım evdekilerle kavga etmiş.
Acilen izne çıkmam lazım!’ Diye bana gelebiliyordu. Ya da eşi doğum yapacağı
için izne çıkan da çoktu. Çoğu 1994 doğumlu askerlerin arasında yaşça büyük
olanlar da vardı.
Askerde yüzük
fırlatanlar
Çoğu askere gelmeden önce sözlenmiş. Kimisi acele etmiş
direkt nikahı yapıp gelmiş. Bazısı sözlenmeyi düşünürken, askerdeyken aniden
ayrılabiliyor. Nöbet yerinde sözlüsüne sinirlendiği için yüzüğünü fırlatan bir
asker duymuştum. Sınır bölgesi olduğu için telefon kullanmak yasaktı.
Askerlerin en çok konuştuğu konular; şafak (kalan gün hesabı) ve telefon
ihtiyacı. O kadar çok telefon muhabbeti dönüyor ki hayatın anlamını sorsak
‘telefon’ derler.
Eğitim durumu
Askerler arasında lise mezunu olanlar çavuş olarak bir üst
rütbeli muamelesi görüyor. Çoğu ortaokul mezunu. Diyarbakırlı bir asker
anlatmıştı. Onların yaşadığı yerde 20 yaşını geçen bir kızın evlenmesi zormuş
ve bir kız en fazla 13 yaşına kadar okula yollanıyormuş. Bana bunu anlatan er
25 yaşındaydı ve eşi dışarda doğum için gün sayıyordu. Yıl 2015 ama hala eski
gelenekler sürüyor.
Mürşitpınar Kendirli Köyü |
Madde kullanımı
Komutan olduğum için birliğe yeni katılan askerlerin formlarını,
danışmanlık dosyalarını dolduruyordum. İçlerinden biri bana daha elime kalemi
yeni almışken ‘bonzai kullanıyorum ona göre haberin olsun’ demişti. Ben de
cevap olarak ‘İyi bari halen yaşıyorsun ölebilirdin. Artık burası o tarz
maddeleri bırakıp unutman için vesile olur’ demiştim.
İlginç meslekler
Hem görevi devraldığım bir komutanın, hem de kısa dönem
askerlerden birinin sivildeki mesleği gardiyanlıktı. Yalnızca filmlerde
gördüğümüz hapishane ortamı hakkında onlara sorular sordum. Her suçlunun
üzerinde bilgisinin yer aldığı kimlik kartları varmış. Suçlular, suç
durumlarına yada cinsel kimliklerine göre ayrı hücrelerde tutuluyormuş. Translar,
eşcinseller yada onlar arasında partner olanlar varsa kaldıkları yer ayrı
oluyormuş. Zor bir meslek. Gardiyanlar arasında suçlulardan laf yiyen yada
tehdit alanlar oluyor. Sınırda ve savaş bölgesinde olduğumuz için biz de uzun
süre şehre inemedik, olduğumuz yerden dışarı çıkamadık. Bu yüzden benim de
‘hapishaneye düşmüş kadar oldum’ diye söylendiğim ve sıkıldığım anlar oluyordu.
Şafak hesabı
Plakalara düşünce az gün kaldığı için sevinilir.
Erler kendi aralarında 200 günden düşenin atletini yırtıyor.
100’den düşeni de ıslatıyorlar.
Bu muhabbeti yapmamak için çok kastım ama elimde değildi az
gün kalınca ister istemez sayıyorsunuz.
Bir asker uğurlanırken, diğerleri hemen bir pantolonun
palaska kemerini çıkarıp giden arkadaşına vuruyor. Bu da erlerin uğurlama
töreni. Yaşamayan anlamaz. Tezkere aldıktan sonra veda etmeye gelen her er beni
duygulandırmıştır. Aynısını veda ederken ben de komutan olarak yaşadım.
https://www.facebook.com/groups/hd.tobeagoodsoldier/
YanıtlaSilAskerlik anıları hayatın en unutulmaz ve nesilden nesile aktarılan ender anılardandır. Ayrıca bu paylaşımda oldukça güzel. Teşekkürler, paylaşım için.. yararlı oldu.
YanıtlaSil