-Askerden döndüğümde farkettim ki yokluğumda yeme içme
etkinlikleri tavan yapmış. Önceleri internet siteleri yada ajanslar blog
yazarlarını etkinliklere davet
ederdi. Şimdi ise blog yazarları
bireysel olarak marka gibi hareket ediyor ve herkes kendi ekibiyle istediği
mekana gidip, yiyip içiyor, anında sosyal medyada paylaşıyor. Blog yazmaya bir
süre ara verince, döndüğümde etkinliklere dahil olmak zor olur diye
endişelenmiştim. Hiç de öyle olmadı sanki bu şehirden hiç ayrılmamış gibi
kaldığım yerden devam ediyorum.
Bunun sırrı; kalıplaşmış bir grubunuzun olması sanırım.
-İnstagram’da ne çok ‘yemek’ temalı hesap var değil mi? Pek
iştahlı biri olmadığım için hepsini takip etmekte zorlanıyorum. İsimler de o
kadar ilginç ki:)
Bugunneyesem, harbiyiyorum, yiyelimguzelleselim, sonradangurme, pembegurme,
gurukafa, kangurular… Say say bitmez. Hepsinin kendi kitlesi var ve takipçi
sayıları sürekli artıyor. Bir süre sonra sürekli yemek fotoğrafı görmek iç
bayıyor. Fakat hesabını sadece sofra fotoğraflarıyla donatmayıp; işi
profesyonelliğe dökenler yani markalaşanlar, yeni mekanlardan bizleri haberdar
edenler ve gerçekten faydalı olanlar var. Onlar aradan sıyrılıyor.
Kalabalık davetlerde fotoğraf için servis elemanını çağırma derdine son. Artık 'selfie çubuğu' var:) |
-Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi bir mekana davetli olarak
gidiyorsak blogger olarak paylaşım yapmalıyız. Zaten davetli olma nedenimiz o.
Mekan işletmecileri biz en iyi fotoğraf karesini yakalayalım diye bize en şık
şekilde servis yaparlar. Kimi zaman fotoğraf çekimi bitmeden yemeğe
başlayamayız. Dışarıdan çok ‘rahat’ bir hayat gibi dursa da, alemin içinde
olduğum için biliyorum; bu işler gerçekten emek ve büyük uğraş istiyor. Fotoğrafı
çektikten sonra doğru filtreyi bulmak, çekerken doğru açıyı yakalamak vs.
-Yemek blogger’ı ve ve lezzet blogger’ı birbirinden ayrı
kavramlarmış. Yemek blogger’ı olanlar; davetlere gitseler de kendi yemek
tariflerini de sayfalarında paylaşanlar ve genelde hamarat hanımlardan oluşan bir
kitle. Lezzet blogger’ı da benim de dahil olabildiğim sadece gidip, yiyip, içen
hazırcı kitle oluyormuş:) Bu grup sadece mekanlara gidip, onları
yorumlayanlar yani.
-İstanbul’da pek çok mekan
var ve her gün yeni mekanlar, yeni davetler ve tadım aktiviteleri ile
karşılaşıyoruz. Bir sonraki yazımlarımda davetlerden izlenimlerimi daha detaylı
yazacağım. Şimdi yine bir davete gitmek üzere bu yazımı noktalıyorum:)
NOT: Fotoğrafta gördüğünüz yer: Yakamoz Restaurant (Çengelköy); 55 TL'ya haftasonu açık büfe kahvaltı edebilirsiniz. Mekan hakkındaki yorumumu >>zomato<< profilimden okuyabilirsiniz.
Anlık paylaşımlarımı takip etmek isteyenler için adresim: instagram.com/rahatyazar
0 Yorum
Bu yazım hakkında sen de bir yorum yaz, rahatla!