Askerlik bittikten sonra
İstanbul’a dönmeden önce, Şanlıurfa’da görmediğim yerlere gitmeye karar verdim.
Sürekli Balıklıgöl ve çevresine gitmekten sıkılmıştım. Bölge, tarihi ve kültürü
ile gezip görülmeyi hak ediyordu.
Harran’ın kuble şeklindeki meşhur
evlerinin önünde fotoğraf çekilmeyi hayal ediyordum ve sonunda bunu başardım.
Bölgeye Urfa merkezden minibusler
kalkıyor. Harran kalesi tadilatta olduğundan orayı gezemedim. 18 yaşında bir
Urfalı rehber çocuk, size oraya gittiğiniz andan itibaren bölgenin tarihini
anlatmaya başlıyor.
Harran evleri çok ilginç. Yazın
içi serin olurken, kışın da sıcak olup soğuktan koruyormuş. Kubbelerin ucunu
açık yapmışlar. Bu içerideki dumanın dışarı çıkmasını sağlarken, aynı zamanda
içerisinin aydınlık olmasını sağlıyor. Yıllar önce bu evlerin içinde yaşayanlar
varmış ama şimdilerde içleri müze-kafe gibi işletiliyor. Bölgede yaşayanlar
hala var ama onlar klasik beton evlere geçmişler.
Bu evler minik taşlardan
yapılmış. Taşları yumurta akı gibi malzemelerle balçıklarla biraraya
getirmişler. Bölge sit alanı ve düzenli olarak restore ediliyor.
Harran dünyanın ilk bilim
merkezi. İlk üniversitenin kalıntıları burada bulunuyor. Arkada gördüğünüz kule
eskiden daha yüksekmiş. Aşağıda da bir su kuyusu varmış. Kuleden suya bakıp
ay-güneş hareketlerini inceliyorlarmış.
Dünya'nın Ay'a uzaklığını hesaplayan Battani ve Cebir ilminin kurucusu Cabir bin Hayyan bu üniversitedeymiş. |
Urfa hakkında aklımda kalanlar
-Bölgeyi anlatan çocuk üniversite
sınavında çok yüksek puan aldığını ve hukuk okumak istediğini söylüyordu.
Hayatı boyunca Urfa’dan ayrılmamış ama eğitimdeki başarısını ve konuştuğu
dilleri saysam siz de şaşırırsınız.
-Dizi ve filmlerde aşiretler, kan
davaları falan görürüz ya gerçekte de halen bu tarz olaylar oluyormuş.
-Urfa’da sokaklarda kızlı erkekli
gezen gruplara pek rastlayamazsınız. Kadınlar öyle sokaklarda pek gezmiyor.
Erkekler kendi aralarında takılıyor.
-Bölge kutsal topraklar
kategorisinde olduğundan Urfa’da alkollü mekan yok denecek kadar az. Alkol
satışı da her yerde yok. İstanbul’da adım başı tekel var bilirsiniz. Aynı
şekilde İstanbul’da elinizi atsanız taksi çevirirsiniz ama Urfa’da her yer
yakın olduğundan taksi sayısı da çok değil. Urfa kart ile toplu taşıma
kullanıyorlar.
-Bölge hakkında en unutamayacağım
şey herhalde insanlardaki samimiyet. Batıdan geldiğim hemen anlaşılıyor ve
insanlar o kadar yardımsever ki tek başınıza bir yere gitmek isteyin yoldan
geçen kime sorsanız size adres anlatır hatta gideceğiniz yere götürür. (Daha
önce de burada
yazmıştım.)
-Cuma günleri insanlar
birbirlerini arayıp ‘hayırlı cumalar’ diyor. Aramasa da mesaj atıyor. Bunu
Urfalı birinden öğrendim. Onlar da öyle adetmiş. Biz birbirimizi aramaya üşenip
anca whatsapp’tan kısa mesajlarla iletişim kurarken orada her cuma yaşanan
bayram havası beni şaşırttı.
-Urfa’dan döndükten sonra İstanbul
hem aşırı kalabalık hem de soğuk geldi. Hem hava hem de insanlar açısından:) İleride bir gün Halfeti’yi ve ayrıca Mardin’i de görmek istiyorum.
0 Yorum
Bu yazım hakkında sen de bir yorum yaz, rahatla!