Ben iyi bir televizyon izleyicisiyim. Dizilerdeki benzerlikler bu aralar gözüme takıldı. Büyük konaklar, lüks arabalar ve villalar içerisindeki mutsuz insanlar.
Okula gittiklerini sadece formalarından anladığımız öğrenciler... Onlar ağırlıklı olarak ilişki problemlerine yoğunlaşıyorlar tabiki. Oysa gerçek hayat öyle mi?
Her dizide açığa çıkmayı bekleyen bir sır. Kimisinden yıllarca babası gizlenir, kimisi kayıp çocuğunu arar, kimisi aldatılır ama anlamaz. Çünkü anlarsa konu ilerler ve heyecanı kalmaz. Biz illa beklemeliyiz o düğümün çözülme anını.
Şimdilerde fakir edebiyatı moda oldu. Lükse özenen gençler gözümüze sokuluyor ve bu çok doğal gösteriliyor. 'Maddi durumu yeterli olmadığı için lüks mağazadan elbise alamayan kızın dramı' klişesini bu hafta üst üste iki farklı dizide gördüm.
Tüm dizileri takip ettiğimi sanmayın. Ülkemizde hepsini izleyen ve takip edenlerin olduğunu düşünürsek hayata bakış penceremizin ne kadar dar alanda kaldığını anlayabiliriz.
Ben kendime birşey katmak için değil, merak huyumdan yani 'benzer olaylar nasıl sakız gibi uzatılır?', 'karakterin gizlediği sır nasıl da açığa çıkamaz?', 'bir sahnede geçen konuşmada bakışmalar ne kadar süre tutar?' gibi saçma şeylere takıldığımdan bakıyorum. Kimisinde reklam başladığında izlemeyi bırakıyorum çünkü uzun reklam arasından sonra dizi zaten bitmiş oluyor:)
Her türlü izliyoruz dizileri, yani izlemesek sayıları bu kadar artar mıydı?
Reyting arenasında hayatta kalmalarını dilerim.
Haklısın ama şöyle biraz geçmişe gidersek. Bizim dizi yapamadığımız ve tvlerin Brezilya'dan ithal ettiği diziler de hep böyleydi. Yani villa ve spor araba olmazsa olmazdı. O diziler de çok fazla izlenirdi.
YanıtlaSilBizim yapımcılarımız direkt ithalden vazgeçmiş olsa da dizileri uyarlama kolaylığına kaçmış olabilir. Gerçi 'gelir adaletsizliği' yönünden benzediğimiz bu ülkeyle, toplumlarımızın tv de benzer şeyleri izlemeyi beklemesi yadırganamaz.
Bizim dizilerde hep satılıyor ya Arap ülkelerine bizimki biraz daha gelişmişi tabi Brezilya'nın:)
Sil